Camına kartopu attı diye diye bir insanı öldürmenin hitabet sanatı, 20 yaşında bir kıza tecavüz etmeye çalışıp beceremeyince öldürüp yakmanın fıtrat meselesi olduğu günlerden geçiyoruz. Tepedeki insanlar öfkeyi, şiddeti, eşit olmamayı, kutuplara ayrılmayı normalleştirdikçe kaybettiklerimiz hep bizden oluyor, yitirdiğimiz hep vicdanımız oluyor. Nuh Köklü ve Özgecan Aslan bu iki sembol isim altında binlerce kadın binlerce insan, normalleştirilen öfke, nefret, şiddet, vs. yüzünden elimizden kayıp giden insanlar. Peki böyle olmak zorunda mıydı?
Türkiye'de son yıllarda artan şiddet eğilimine, her yaştan, her cinsten insanın zanlısı veya kurbanı olduğu şiddet, cinayet, yaralama, darp, tecavüz, taciz olaylarına bir bakın. Hepsinin temelinde yıllardır bilinç altlarımıza işlenen şiddeti öven, kadına yerini bildiren ifadelerin olduğunu göreceksiniz. Balık baştan kokar diye boşuna dememişler, Nuh Köklü'nün kartopu oynarken, bir esnafın camına isabet eden kartopu yüzünden bıçaklanarak öldürüldüğü saatlerde, Ak Parti'li vekiller başkanın tokmağı ile muhalif vekil avlıyordu. Belki Özgecan'ın hunharca katledildiği saatlerde, bir yerlerde birileri Bülent Arınç'ın "iffetli kadın herkesin içinde gülmez" lafının haklılığını tartışıyordu. Şimdi kim çıkıp diyebilir ki bu sözlerin, bu eylemlerin, bu kutuplaşmanın ortaya çıkan bu şiddet, tecavüz, taciz olaylarına etkisi yok diye?
"18 yaşındakinin zinasına karşı çıkamıyorsanız, 7 aylık bebeğe tecavüze karşı çıkmak timsah gözyaşlarıdır" diyen bir müftünün olduğu ülkede, insanların bilinçaltına işlenen şeyin sağlıklı bir şey olduğunu söyleyebilir misiniz? Bu sistem sadece ve sadece 20 yaşında katledilen bir kızın ardından "mini etek giyersen laikçi sapkınlar da sana tecavüz eder" diyebilecek kadar şaşıran Nihat Doğan'lar, camına kartopu attı diye gazeteci öldüren esnaflar yetiştirir. Daha fazlası değil.
Seçmenini konsolide etmek, sahte düşmanlar yaratıp onlarla mücadele ederek seçim kazanmak, yaptığın haksız, hukuksuz işler için "ben yaptım hadi gel gücün yetiyorsa yık!" diyerek varacağınız nokta böyle bir Türkiye'dir. Nuh Köklü'nün, Özgecan'ın ölümünden sorumlu değil misiniz siz? Her gün TV'lerde, gazetelerde, vs. kadının nasıl davranması, nasıl giyinmesi, saat kaçta nerede olması gerektiği konusunda ahkam kesen beyler, Kabataş saldırısı gibi milleti birbirine kırdırma planlarını devreye sokan siz hanımefendiler, Özgecan'ın ölümünden hiç sorumlu değil misiniz? "O saatte tek başına minibüste ne işi varmış" diyecek kadar aşağılık bir noktaya gelebilen erkeklerin böyle düşünmelerinde hiç katkınız yok mu? Hamile kadın sokağa çıkmasın, kızlı erkekli bir evde olunmasın, kadının en büyük kariyeri anneliktir, 3 çocuk yapıp kırsın dizini otursun, kadın mıdır kız mıdır bilemem, vs. derken günün birinde birinin çıkıp Özgecan'ı vahşice katledebileceğini hiç düşünmediniz mi? Şimdi idam cezası gelsin diye seçim öncesinde atıp tutuyorsunuz. Beyefendiler Özgecan'ın kanı sizin de elinizde, bunu idam cezası ile yıkayamazsınız. Bu olayın üstüne bile çıkıp "feministler falan, senin dinimizle ne işin olur ki" deme cür'etini gösteriyorsunuz. Yarın birisi feminist diye bir kadını öldürse, yine idam cezası diyecek olan ilk siz olacaksınız biliyoruz, ama inanmıyoruz. Çünkü siz samimi değilsiniz, her hareketiniz, her eyleminiz buram buram popülistlik, oy avcılığı kokan hareketler.
Öfke bir hitabet sanatıdır diye çıktığınız yolda, kadınlara akıl vere vere, onların iffet sınırlarını çize çize geldiğimiz nokta budur. Kadına şiddeti %1400 arttırmayı başarmış bir iktidar olarak sizin kadın hakları, kadına şiddetin önlenmesi konusunda yapabileceğiniz herhangi bir şey yoktur. Çünkü siz tarafınızı belli ettiniz. Siz kadını erkeğe emanet eden ve kadının eline panik butonu sıkıştıran ama onu dahi korumayı beceremeyen bir sistem yarattınız. Sizin belki de bu ülkeye verdiğiniz en büyük zarar budur. Ne ekonomi, ne yağmalanan mallar, arsalar, araziler, ne ele geçirilen kadrolar, siz acayip bir nesil oluşturdunuz. Ne düşüneceğini bilmeyen, kaba kuvvet ile bazı şeylerin halledilebildiğini gören, kural tanımazlığı delikanlılık olarak benimseyen, kadının yeri konusunda orta çağ'dan kalma bilgilerle donanmış, ne dindar olabilen ne bilime gönül veren, arada kalmış, hırçınlaşmış, düşünme yeteneğini kaybetmiş bir nesildir sizin bu ülkeye en büyük kötülüğünüz. Daha yeni başlıyoruz, bu neslin ekinlerini gelecekte biçeceğiz ve o zaman daha büyük karanlıklar göreceğiz.
İktidar hevesiniz, koltuk sevdanız, hep bana hep bana anlayışınız, eziliyoruz kültüründen gelip, zamanın ezenlerine rahmet okutan tavırlarınız ve uygulamalarınız ile bu ülkenin geleceğine dinamit yerleştirdiniz. Bugün Özgecan için ağlayan sizlerin dün Berkin Elvan'ı yuhaladığını unutmadık biz. Ahmet Atakan'ın, Ethem Sarısülük'ün, Ali İsmail'in ve bir sürü gencin arkasından söyledikleriniz, kin kusmalarınız aklımızda hala. İşte bakın Nuh Köklü'nün ölmesi bunun eseri, esnaf gerektiğinde polis olacak demenizin eseri. Şimdi o esnaf ben polislik görevimi yaptım derse ne diyeceksiniz?İdam diye tutturacak mısınız? Hiç sanmıyorum, çünkü o esnafı siz polis yaptınız, öldürme yetkisini siz verdiniz ona.
Bu karanlığın sebebi sizsiniz beyler. Beyler diyorum çünkü size göre zaten kadının sizin sözünüzden çıkması mümkün değil. Siz kadınların bacak aralarını çekip yayınlamakla tehdit eden, siz kadınları saçlarından sürükleyen, siz kadının gülmesine dahi katlanamayan, siz günümüzün hayali düşmanlarla savaşan Don Kişot'ları, siz bilgisiz fikir sahibi olan, öfkesini hitabet sanatı olarak kullanan neslin yaratıcısısınız. Sizden bu karanlığı aydınlığa dönüştürmenizi beklemiyoruz ve her gün bizi haklı çıkarıyorsunuz. İç güvenlik paketi ile iktidarınızı sağlamlaştırmaya bunu da bize bonzaiye, molotofa karşı önlem diye yutturmaya çalışıyorsunuz. Ama biz sizin bonzaiden daha etkili bir şey kullandığınızdan eminiz, kitleleri bununla uyutmayı yıllardır çok iyi başarıyorsunuz. Açık kadınları ya kiralıyor ya satıyorsunuz, sonra da Özgecan için ağlıyorsunuz.
O timsah gözyaşlarınızı da alıp gitmeniz en büyük umudumuz, ama olmayacağını da görüyoruz. Allah çocuklarımızı sizin çocuklarınızdan korusun. Amin.
0 yorum