16 Haziran 2015 Salı


Tatmin etmeyen gerçeğin ötesindekiler

Hayatın bize sunduğu çıplak gerçeklikle ilgili bir uyuşmazlığımız var. Gerçeği kendimize göre kurgulamak istiyoruz. Bir yere kadar anlamlı. Benim daha çok Dan Ariely sayesinde tanıdığım ‘davranışsal ekonomi’ kavramının babası Daniel Kahneman bunu (mutlaka izlemeniz gereken muhteşem bir sunumla) ‘deneyimlenen benlik’ ve ‘yaşanılan benlik’ olarak özetliyor.
Yaşadığımız şeylere yönelik algımızı sürecin tamamı değil, içindeki kesitler ve farklar oluşturuyor. Yine Kahneman’dan bir örnekle gidersek; örneğin bir haftalık tatil -eğer aynı şeyleri tekrar ederseniz- iki hafta olduğunda iki katı keyif vermiyor. Tatili unutulmaz ve keyif veren bir serüvene çeviren şey içinde denk geldiğimiz sürprizler.
Screen Shot 2014-12-15 at 21.13.08
Bir başka teori yaş ve zaman ile ilgili. Yaşlandıkça günlerin daha çabuk geçiyor olmasının sebebi de aynı kökenden. Küçükken hemen her gün yeni bir şeyler karşılaşıyorsunuz. Her şey bir keşfe, karşılaşmaya dönüşüyor ve her gün dolu dolu geçiyor. Yaşlandıkça günler birbirini tekrar eden şeylere dönüşüp sıradanlaşıyor. Dolayısıyla bir önceki günün bugünden farkı kalmıyor; zaman su gibi akıp gidiyor.
Bu ‘yeniyle karşılaşma’ konusunu hafife almayın sakın. Hayatında ilk defa yağmur ile karşılaşan çocuğu düşünün mesela. Sizin için sıradan; hatta bazen can sıkıcı bir doğa olayının ondaki izi tek kelimeyle ibret verici.

Bir ben vardır benden içeri

Gerçeği kurgulama (Kahneman’ın deyişiyle ‘deneyimlenen benlik’ haline getirme) çabasını en çok sosyal medyada görüyoruz. Instagram’da herkes güzel, Facebook’ta herkes mutlu, Twitter’da herkes sütten çıkmış ak kaşık ve her türlü mühim meseleden sorumlu. Bu güzelleşme çabası öyle uçlara sirayet ediyor ki ortaya Tens Lens gibi ürünler çıkıyor. Denk gelmemiş olanlar için Tens Lens hayatı Instagram gibi görmenizi sağlayan bir gözlük! Hayata geçmek için 9 bin 400 paund arayışına girdiğinde 9 bin 376 kişiden tam 366 bin 979 paund toplamayı başardığını düşününce bunun ne denli arzulanan bir şey olduğunu anlayabiliriz.
Çıplak gerçeği yönlendirme (manipülasyon) çabasının her zaman estetik kaygılardan çıkmadığını da unutmamak gerek. Bunun bilgiye yönelik olanına artırılmış gerçeklik (ya da Türkçesiyle ‘augmented reality’ diyoruz). Bu karmaşık terimi kabaca elektronik cihazlarımızın ekranından takip ettiğimiz gerçekliği (tercihen internetten) çektiğimiz veriyle birleştirme olarak açıklayabiliriz (Google Glass tecrübesi de bunun bir türevi sayılabilir pekala). Yaygın kullanımlarından birine (Layar‘dan sonra) Nokia’nın City Lens uygulamasında denk gelmiştik.
Türkiye’deki -nispeten- popüler uygulamalardan biri de bu konuda uzmanlaşan Blippar‘ın Milliyet Emlak sitesiyle gerekleştirdiği örnekti.
Artırılmış gerçeklik uygulamaları online ve offline dünyayı birleştiren sihirli bir anahtar. Potansiyeli ve faydalarının aksine hep ekstra bir uygulama yüklemeye ihtiyaç duymasından dolayı bir türlü hak ettiği yere gelmedi (bu uygulama yükleme derdi benzer şekilde NFC ve QR kodunun da mezar taşını dikti ne yazık ki). Her fonksiyon için ayrı bir uygulama indirme zorluğunun yanısıra kitlesel faydadan çok reklam (ticari) odaklı kullanım çabası da algısını bozdu. (Bir dönem herkesin üstüne kampanya ve içerik kurgulayabileceği açık kaynaklı bir mobil artırılmış gerçeklik uygulama platformu kurmak vardı ama nefesim yetmedi. Siz yapın lütfen).

Türkiye’deki kıpırtılar

Bir süre önce Blippar Türkiye’de resmen faaliyete geçti.  Magnetic’in uzmanlık alanlarının başında artırılmış gerçeklik de geliyor. Bu konuda birçok farklı uygulamaya imza atmışlar. Buradaki yapılanmalarıyla yerel örnekleri hayata geçirmeyi hedefliyorlar.
Ortaya çıkacak sonucu uygulama öncesinde hayal ederek fikir sahibi olmak güç. Ancak bu yeteneği kullanarak ortaya çıkan kimi başarılı örneklere bakınca heyecana kapılmamak da zor.
Yukarıda paylaştıklarımın ötesinde hoşuma giden birkaç tanesini listeleyeyim. Belki daha iyi anlaşılır.
Markalı eğlence kategorisinde National Geographic’in (Türkiye’de de uygulanan) tasarımı.
Aynı kategoriye bir de ‘fayda’ ekleyen IKEA’nın örneği:
Güncel şehir platosunda alternatif bir film mümkün olabilir mi?
Basılı yayın reklamlarını ötelemek de olası.
Mağaza vitrinlerini geliştirmek de bir seçenek.
Artırılmış gerçeklikle reklamsız bir dünya bile mümkün!
Artırılmış gerçeklikle oyun olabilir mi? Hem de nasıl güzel olur.
Var olmayan eserlerden oluşan bir sergiye ne dersiniz?
Olayın en uç noktada nereye gidebileceğini hayal etmek adına zihin esnetici bir konsept video (bir üniversite çalışma grubunun projesi)
Örnekleri böyle çoğaltmak mümkün. Artık böyle şeyleri hayata geçirebilmek için Türkiye’de de uzman muhataplarımız var. Aklınızda olsun.
Tagged
Different Themes
Written by Lovely

Aenean quis feugiat elit. Quisque ultricies sollicitudin ante ut venenatis. Nulla dapibus placerat faucibus. Aenean quis leo non neque ultrices scelerisque. Nullam nec vulputate velit. Etiam fermentum turpis at magna tristique interdum.

0 yorum